School Burnout ( Okul Tükenmişliği)

OKUL TÜKENMİŞLİĞİ

Okul tükenmişliği, okulun yoğun talepleri sonucu öğrencinin okula karşı ilgisiz ve alaycı bir tutum sergilemesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca okul tükenmişliği sadece akademik temelli değil, çok boyutlu olarak öğrencileri etkileyen ve öğrencilerin eğitim süreçleri dışındaki yaşamlarına da olumsuz yansımaları olan çok yönlü bir kavramdır. Günümüz öğrencileri yalnızca sınavlara değil, aynı zamanda başarı beklentilerine, sosyal baskılara ve dijital dünyanın dikkat dağıtan etkilerine de karşı mücadele veriyor. Böyle öğrencilerin sırt çantaları ders kitaplarıyla değil, beklenti ve kaygılarla doludur. Bu yoğunluk içinde öğrencilerin çoğu kendini “yorgun” ya da “isteksiz” hissediyor. Ve ne yazık ki bu durum çoğu zaman öğrencinin başarısızlığıyla karıştırılıyor. Okul tükenmişliği, sürekli yetersizlik hisseden, motivasyon düşüklüğü yaşayan, öğrenmeye karşı ilgisiz ve zihinsel olarak yorgun olan gençler olarak kendini gösteriyor. Öğretmenlerin ve ailelerin bu sessiz alarmı zamanında fark etmesi çok önemli bir role sahip. Peki okul tükenmişliği yaşayan bir öğrenciye nasıl destek olunabilir? İşte bazı tavsiyeler;

  • Tükenmişliğin nedenleri sorgulanmalı, nedenleri hakkında bilgi sahibi olunmalı,
  • Öğrenciye karşılaştığı sorunu tanıyıp, analiz etmesi ve üstesinden gelmesi için ihtiyaç duydukça destek verilmeli,
  • Öğrenciye rahatlayacağı alanlar oluşturulmalı, öğrenci kendini bunalmış hissettiğinde açık alan yürüyüşleri ,nefes egzersizleri yapılmalı,
  • Farklı kültürel ve sanatsal faaliyetlere ara ara katılmalı,
  • Çalışmaya ara verip farklı hobilerle ilgilenmeli
  • Etkili zaman yönetimi konusunda bilgi sahibi olmalı,
  • Kendi güçlü ve pozitif yanlarının farkında olup, beklentileri gerçekçi tutmalı, yüksek beklentilerden kaçınmalı
  • Ailesinin sevgisini, kabulünü koşullara bağlı olmadan( başarışı olma, uslu olma v.s) hissedebilmeli
Başarının, sadece çalışmakla değil, dengeyle geldiği unutulmamalı. Eğitim sisteminin en büyük amacı; sadece yüksek puanlar alan öğrenci değil, iyi hisseden bireyler yetiştirmektir. Bu yüzden öğrencilerin duygusal yüklerini de en az dersleri kadar önemsemeli ve onlara bu yolculukta “yanındayız” hissini hissettirmeliyiz. Çünkü bazen bir öğrenciyi ayağa kaldıran şey, doğru bir ders planı değil, doğru bir bakıştır.